28.03.2025
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ve CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. CHP'li Emir; şunları kaydetti:
“Ankara Adliyesi’nde gözaltındaki gençlerin aileleriyle birlikte bir bekleyiş içerisindeyiz. Bugün buraya 44 gencimizin sevk edilmesini bekliyoruz. Onlar dışında hâlâ Güvenlik Şube ve Terörle Mücadele Şubesinde bekleyen 56 gencimiz olduğu bilgisi var. Dolayısıyla şu anda 110'ün üzerinde gencimiz bayram öncesinde bir an evvel ifadelerini verip, sorgularının yapılıp savcılıklar eli ile bir an evvel gözaltılara son verilmesi ve ailelerine kavuşmalarını bekliyoruz. Aileler de burada bekleyiş içerisinde. Tam bayram öncesi olması elbette ki ailelerin beklentilerini yükseltiyor.”
‘EMNİYET GÜÇLERİ GENÇLERE HOŞGÖRÜLÜ DAVRANMALI’
Biz de burada Cumhuriyet Halk Partisi Hukuk heyeti olarak buradaki hukukçularımızla, milletvekillerimizle günlerdir adliyedeyiz, sokaklardayız, alanlardayız. Alanlardaki konuşmalar bittikten sonra, siyasetçiler çekildikten sonra gençlere orantısız müdahale yapılmasın, tutuklamalar yapılmasın diye orada milletvekillerimizi bulunduruyoruz. Ama buna rağmen zaman zaman güvenlik güçlerinin orantısız şiddet uyguladığını, gereksiz yere gaz sıktığını ve ters kelepçelerle sanki çok ciddi bir teröristi gözaltına alır gibi aldığını, zaman zaman tekmelemeler olduğunu görüyoruz. Buradan bir kez daha uyarıyoruz ki, güvenlik güçlerimiz gençlere karşı, alanda en demokratik hakkını kullanan vatandaşlarımıza karşı hoşgörülü davranmalı ve orantısız şiddet uygulamamalı. Çünkü Türkiye bir demokrasidir, hukuk devletidir. Bugünlerde hukukun ayaklar altına alınması, anayasanın yok sayılması, temel haklarımızın sınırlanması; alanlara gelmenin, eylem yapmanın, gösteri yürüyüşü yapmanın, toplanmanın hukuksuz bir biçimde yasak sayılması yine de bizim boyun eğeceğimiz ve bundan korkup sineceğimiz durumlar değildir. Gençler, vatandaşlarımız, bizler hep birlikte hem demokrasimize, hem Ekrem İmamoğlu'na yapılan bu darbe girişimine, hem halk iradesinin hiçe sayılmasına karşı olmaya devam edeceğiz ve alanlarda olmaya devam edeceğiz. Anayasal hakkımızı kullanıyoruz, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkımızı kullanıyoruz ve barışçıl olduğumuz konusunda da hiçbir tereddüt yok.”
‘GENÇLER EN UFAK BİR ŞİDDET UYGULAMADILAR’
“Bugün burada gözaltına alınıp ifadeleri alınacak olanlar da daha önce buraya getirilen ve 4'ünün tutuklandığı ama bir çoğunun serbest bırakıldığı gençlerimiz de en ufak şiddet uygulamadılar, ellerinde kesici bir cisim yoktu, yanıcı bir madde atmadılar güvenlik güçlerimizin üstüne ve şükür ki, çok mutluyuz ki dokuzuncu gününde bu eylemlerde ciddi bir sorun yaşamadık. Bundan sonra da yaşanmamasını umuyoruz. Ama kolluğun üstüne düşen yasalar içerisinde kalmak ve yasaları uygularken de demokratik bir tutumla ve hoşgörüyü elden bırakmadan uygulamak gerekir. Dün akşam ODTÜ'de 9 gencimiz gece 2.00'de gözaltına alındı ve gözaltına alınırken gençlerimizin bırakın toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmayı, çadırların önünde gitar çaldığını biliyoruz. Çadırların önünde uykuya geçmek üzere olan, gitar çalan, şarkı söyleyen gençlere polisimiz hiç gerek yokken şiddet uyguladı, gözaltına aldı ve birazdan da onların da umuyoruz ki sorgusu başlayacak burada. Rektöre de seslenmek istiyorum: Rektörün ilk yapması gereken üniversiteyi korumak, ailelerin emanet size emanet ettiği üniversite öğrencilerini korumaktır. Gecenin bir vakti polisin içeri girmesine izin verip çadırları önünde gitar çalan, şarkı söyleyen ve geceyi orada geçirmek isteyen gençlerin hem de orantısız bir biçimde, hem de şiddet uygulayarak, hem de ters kelepçe uygulayarak gözaltına alınması, hem de bunun rektörün izni ile, belki de rektörün arzusuyla yapılmış olması son derece olumsuz bir durumdur. Rektörün önce öğrencilerini ve öğrencilerin temel haklarını öncelemesini beklerdik. Buradan da uyarıyoruz: Rektör, öğrencileri kışkırtacak, öğrencilerin tutuklanmasına, gözaltına sebep olacak eylemlerden kaçınmalı, demokratik bir tutum sergilemeli, bir öğretim üyesine yakışır bir tavır içerisinde olmalıdır.
‘GENÇLERİN AİLELERİNE EŞLİK EDECEĞİZ’
Burada birazdan 44 gencimiz gelecek; aileleri burada bekliyorlar, biz de onlarla bekliyor olacağız. Ailelerin buradaki beklemesinde hem hukuk komisyonumuz hem de milletvekillerimiz eşlik edecek. Biz de zaman zaman gelip kontrol ediyoruz diyoruz, iaşeleri sağlanıyor. Yeter ki burada demokratik hakkını kullanan gençlerimiz bayram öncesinde bir an evvel ailelerine kavuşsunlar. Bunlar üniversite öğrencisi ve ders çalışmaları gerekiyor. Her biri pırıl pırıl çocuklar. Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet ettiği gençler bunlar; demokrasiye sahip çıkmak için sokağa çıktılar ve bu muameleyi asla hak etmiyorlar. Güvenlik güçlerinin, özellikle Şehzade Camii'nde top oynayan çevik kuvvete, orada top oynayan, caminin içerisinde olmayacak işler yapan İBDA-C'li militanlara hiçbir şey yapmadığını biliyoruz. Çevik kuvvetin bazı unsurlarının kask numaralarını kapatarak ve sicil numaralarını gizleyerek müdahale ettiğini biliyoruz. Bu emrin polis müdürleri tarafından verildiğini ama kanunsuz emir olduğunun bilindiği için polis müdürlerinin de çok rahatsız olduğunu biliyoruz.
‘VALİLER KANUNSUZ EMİR VERMEMELİ’
Buradan valiye sesleniyoruz: Valiler, Ankara Valisi, İstanbul Valisi kanunsuz emir vermemelidir, kanuna uymalıdır. Polisin en önde talimat alacağı yer kanundur, anayasadır. Haklarını kullanan gençlere gereksiz yere gaz sıkılması, ters kelepçe yapılması, hem de bunun kask numarası olmayan, sicil numarası gizlenmiş memurlar eliyle yapılması orada önceden suç işleneceğinin bilinmesindendir. Memurumuzu suç işlemek zorunda bırakmayın ve sonunda olacak takibatlara maruz bırakmayın. Buradan yine dün Cevahir AVM önünde olan olaylara da değinmek isterim. 100'ün üzerinde gencimizin gözaltına alındığını biliyoruz. Oradaki müdahalenin de orantısız şiddet içerdiğini, gereksiz yere olayların kışkırtıldığını biliyoruz. Polisin içerisinde eylemci gibi görünen ama provokatörler olduğunu bildiğimiz insanlar zaman zaman deşifre ediliyor. Devletin görevi elbette ki güvenlik almaktır; hem göstericilerin güvenliğini hem de sokakların güvenliğini almak görevidir. Ama devlet, devletin birimleri, kolluk güçleri çevik kuvvet halkına pusu kurmaz, bir taraftan kışkırtıp diğer taraftan ters kelepçe ile toplamaz. Böyle pusucu anlayışı reddediyoruz ve bunlar aslında bu olayların çok daha yayılmasına ve korkarız ki çok daha kötü olayların yaşanmasına yol açabilecek olumsuz tutumlardır. Basına yansıdı, bir bekçinin çevik kuvvet yeleği giydiğini gördük. Bunlar da olacak işler değil, hukuksuz işler. Bugün burada yapılanlar, alanda yapılanlar eninde sonunda hesabı sorulacak işlerdir. Herkesin bir an evvel sorumlu davranması ve hukukun dışına çıkmaması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isterim.
‘YAPILANLAR SIKIYÖNETİM UYGULAMALARI’
Dün medya örgütleri kuruluşlarımıza, bizim haber alma hakkımız gereğince objektif habercilik yapıyor dediğimiz ama iktidarın dümen suyuna girmediği için, yandaş medya gibi olmadığı için, 1 milyonluk mitingler düzenlenirken penguen belgeseli göstermediği için muhalif medya diye tanımladığı medya kuruluşlarına, Halk TV'ye, Sözcü'ye, Tele 1'e ceza yağdı. Bunun hukuksuz olduğunu, yasal olmadığını, yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve halkın haber alma hakkına saldırı olduğunu söylemiştik. Her şeyi yapsınlar, her şey olsun, her türlü şiddet uygulansın, olayları provoke edilsin ama kimse görmesin, kimse bilmesin istiyorlar; milyonlar sokağa çıkmasın, milyonlar hak talep etmesin, milyonlar adalet istemesin istiyorlar. Bunun için de herkesi eve sokabilmek için de habercileri tehdit ediyorlar, sansür uygulamak istiyorlar, cezalarla sindirmek istiyorlar. Biz dün milletvekillerimizle, halkımızla, öğrencilerle RTÜK'ün önüne gittik. Otobüsümüz bizden yarım saat önce gitti. Otobüsümüze adeta el koydular, adeta gasp ettiler. Devletin polisi bizim otobüsümüze fiilen girdi, anahtarı aldı, bir şoföre verdi, bir yere çektirdi; önüne, arkasına, yanına polis otolarını yerleştirdi, bizim geçeceğimiz yollara motorlar barikat şeklinde dizildi ve bizim, halkımızın RTÜK gibi Ankara'nın ortasındaki bir yere dahi girmemize engel olunmaya çalışıldı. Bunlar sıkıyönetim uygulamalarıdır. Anayasamızdan sıkıyönetim kalkmıştır. Olağanüstü hal fiilen uygulanmaktadır ve biz sorumlulara tekrar tekrar söylüyoruz ki, bir an evvel anayasaya uyun, yasal sınırlarınıza çekilin. Tayyip Erdoğan'a yaranacağım diye, bakan olmayı hayal ediyorsun diye ceza yağdırma ve özellikle de bizim demokratik hakkımızı kullanmamızın önüne geçme diye bir kez daha sesleniyoruz.
‘AVUKATLARIN TUTUKLANDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ’
Ne yazık ki avukatların da tutuklandığı bir sürece girdik. Sanıklar tutuklanıyor, şüpheliler tutuklanıyor, gözaltına alınıyor ama şimdi avukatlar da tutuklanmaya başlandı. Avukatlar sorgusu, aranması, gözaltı tutuklanması, yargılanması, bağımsız yargı adına, adil yargılanma hakkı adına özel ve sıkı mevzuata bağlanmış özel bir meslek grubudur. Ama Ekrem İmamoğlu'nun avukatı olunca el koyuyorlar, arıyorlar, tutuklamaya çalışıyorlar, gözaltına alıyorlar ve bununla da Ekrem İmamoğlu'nun savunmasını çökertebileceklerini zannediyorlar. Buna bile tevessül ediyorlar. İroniktir ki Ekrem İmamoğlu dün cezaevinde haksız yere tutuklandığı ve siyaseten Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkamasın diye ve İstanbul'u yönetemesin diye hukuk dışı bir biçimde konduğu o küçücük cezaevi odasından "avukatımı serbest bırakın" diyor. Normalde avukatın müvekkilinin serbest bırakılmasını, tahliye edilmesini talep etmesi gerekirken, müvekkil "avukatımı serbest bırakın" diyecek kadar Türkiye'de hukuk maalesef katledilmiştir.
Toplamda bu olaylar sırasında 1879 vatandaşımızın, gencimizin gözaltına alındığını biliyoruz. Gözaltına alındılar, bunlardan 263'ü tutuklandı. Ankara'da toplam bugüne kadar 4 gencimizin tutuklandığını biliyoruz. Şu anda 44 bugün sorgusunu beklediğimiz ama Ankara Emniyet'i hızlı çalışırsa bayramdan önce sorgusunun bitmesini beklediğimiz 56 gencimiz daha var. Yani toplamda 110'ün üzerinde gencimiz var. Bunların bir an evvel sorgularının tamamlanıp, burada savcılığa çıkıp ve -suç işlemediklerini hepimiz biliyoruz- bir an evvel tahliye edilmelerini, gözaltı sonlandırılmasını ve aileleriyle birlikte bayrama bayram gibi girmelerini umuyoruz. Burada bu işlemleri yapacak herkesten de bu sorumluluğu ve hukuka saygıyı bekliyoruz.”
08.03.2025
02.03.2025
02.03.2025
01.03.2025
27.02.2025
23.02.2025
19.02.2025